Bölüm Yetmiş altı veya yetmiş yedi yılları arasında doğmuşum, ay, gün ise tam bir muamma. Doğuran anama sorarsak orak ayı -ki bunu temmuz veya ağustos arasında aramak lazım gelir. Biyolojik babamın ise ilk düğün gecesinin sebebi varlığı olduğum dışında pek fikri yoktu. Siyah ineğim cömertin doğum tarihi, gün, ay, yıl olarak ahırımızın tahta kapısına özenle işlenmişti. Bu sayede yaşının kaç olduğu, ne zaman çiftleşmesi gerekip tahminen kaç yavru yapabileceği, vereceği sütten besleneceği yeme kadar eksiksiz bir gelecek hesabı yapılmıştı onun. Benim içinse böyle programın olmadığı daha ilk günümden belliymiş anlaşılan. Cömert namını verdiği bol sütten ötürü babaannemden almıştı, belki de sırf bu yüzden doğum yılının, burcunun, hatta yükselenini bilinmesi gerekliliğini hakkediyordu belki de. Nede olsa o bu ismi hakkederek edinmişti, benim gibi büyükbabamın ben daha doğmadan birkaç ay önce Hadise Manisa Konseri Amcık eden, Abdurrahman abisinin adına yakınlığı ölçüsüyle hesaplanıp verilen bir ad değildi, Abdullah Rahmetli Abdurrahman amcam ile adaş olamamamın sebebi; yengemin acısının henüz çok taze olması ve o isimle hitap edenleri duydukça canının yanacağı endişesi ile engellemesi imiş. Bu beklenmedik durum karşısında büyükbabam başkanlığında toplana köy ihtiyar heyeti, madem ki Abdurrahman olamıyor, o halde o isme daha yakın ne olabilir, ne olacak, ne olmalı uğraşlarının zorlu neticesinde Abdullahta karar kılmışlar. Bu gayretlerinin sebebini şimdi kendileri de bilmiyorlar, kaldı ki o heyette bulunanların hiçbiri bana verdikleri isimle tam olarak hitap etmeyip, her biri kendince kısaltmalar yaparak; Aptul, Abdül, Abdul, Apo diye seslenmeyi Hadise Manisa Konseri Amcık ettiler Çocukluğumun annesini pek bilmem, fakat ayrılığı çocukluğumdan annemden bilirim. Ben dört yaşındaydım bizi terk ettiğinde, kız kardeşim bir.! Köhne bir yer sofrasında acele tavırlarla şimdi tam hatırlayamadığım yarı ve yarım bir şeyler yedirdiğini, ve daha doymadığımı düşünmüş olacak ki elime haşlanmış bir yumurta tutuşturarak gidişini hatırlıyorum. Bir de ardı sıra ağlayarak yavru adımlarla düşe kalka koşarak onu takip gayretimi. Karanlık gökyüzüne beceriksiz fırçalarla yapılmış solgun bulutlar gibi durur hayali, bu hayal de Hadise Manisa Konseri Amcık oyalanmasını gerektirecek bir fotoğraf yok. Kısacık bir film şeridi sadece; sıralı zambak desenli siyah bir elbise, çevresi iğne oyalı ve aynı renkte uzun omuzlarından dökülen gizemli bir baş örtüsü. Ardına bir kez olsun bakmadığı için son fotoğrafını göremediğim sisli bir hatıra, yüzsüz bir anne işte benim anam O en saf duygunun duygusuzluğu yakalamaya çalıştığı bu beyhude kovalamacadaki düşüş kalkışlarımda, başıma aldığım fiziki yaranın izi zamanla küçüldü, hani neredeyse kapandı diyebilirim. Fakat o günün bende açtığı ruhsal yara hiç kapanmayacak, aksine her geçen gün daha da büyüyerek tüm benliğimi saracaktı Bu iki yara birbirlerine hiç benzemeyecek biri aydan aya kaybolurken diğeri yıldan yıla genişleyecekti. Tek ortak yönleri vardı ki; ikisi de yaklaşıp çok dikkatle incelenmedikleri sürece dışarıdan kimseye görünmeyecekti. Yemekte doyuramadığını düşünerek elime yumurta tutuşturacak kadar duyarlı ah benim annem, Asıl doymam gerekenin kendisi olduğunu bilememişti İnsan yaşayan bir varlık olduğuna önce duyumsama, sonra duygularıyla vakıf olur. Bu ilk farkındalıkla birlikte artık hiç yerinde durmayacak gelişim ve değişime hızlı bir dönüşümümüz başlar. Duyumsama önce kördür, güçlü bir mıknatıs gibi her şeyi kendine çeker. Gözümüzün gördüğünü daha bilmeden altımızın ıslandığını hisseder ağlarız. Sonra aksak duyular girer devreye, annemizi memeleri süt ve gülümseyen bir yüzle karşımızda görerek, sevgi dolu yüreğini hissettiğimiz zaman, karnımızın doyurulup ihtiyaçlarımızın giderilmemiş olmasına rağmen, ağlamayı kesebilir hatta bizde ona, henüz onun kim olduğunu, kime olduğunu bilmeden gülümsemeye başlarız. Kuvvetle muhtemeldir ki, insan yavrusu mutluluğu ilk olarak bu hal durumun da, karnı aç ve bedensel bir acı ile tadar. Artık ağlamayı kesmiş aksine gülüyoruzdur, bunun sebebi ihtiyaçlarımızın giderileceğine dair bir mantık hesabı yaptığımızdan değil, her şeyin artık yoluna gireceğini duyumsamamızdandır. O sebeple farkındasız bilincim bu ayrılıktan çok etkilenmemişti, fakat henüz filizlenmeye başlayan taze duygularım ve kırılgan hislerim, ana kökünden kopuşu çok keskin ve acı şekilde hissetmişlerdi. Ben henüz bilmesem de, onlar artık hiçbir şeyin olağan seyrinde gitmeyeceğini biliyordu. Bana şimdi o kopuşumu hatırlatır yoksa annesini bilmeyen yavruyu mu bilmem, hiç sevmem haşanmış yumurtayı. Başka elden bir şey yemek ise, çiğnedikçe ağzımda büyüyen yenilip yutulamayan bir hüzün lokmasına dönüşür ağzımda Rahmetli anneannem anlatırdı, baba silahının dipçiği ile vurarak yaralamış o gün anneyi, başındaki kanı durdurmak için yarasına bir avuç şeker basıp, üzerine de o zambak desenli eşarpını sıkıca bağlayarak gitmiş o gün anne. Büyükbabam bu olay üzerine babayı evden kovarak anneye; sen benim öz kızım gibisin, kocan sen oldukça bu eve bir daha giremeyecek, gitme çocuklarını düşün ve onların başında ol diyerek bütün gayreti ile engellemeye çalışsa da, dinlememiş bırakıp gitmiş bizi anne. Her türlü şiddetin baskının etkisine direnç kabiliyetimiz, karakterlerimizin çapıyla doğru orantılıdır. Şekli ne olursa olsun hiçbir zorluğun bir anneye yavrularını terkettirebilecek ağırlıkta olabileceğine ikna olabilmem çok güç. Bu varlıksal korumacı duyguyu kuştan ceylana kadar en ürkek ve en zayıf yaradılışlı hayvanlarda dahi gözlemlemek mümkündür. Tavuk bile civcivlerini korur.! Tabi ben tabiat yasasının yegane temsilcisi imiş gibi davranacak değilim, biz bu dünyaya var olmamızın sebebi o yüksek merciye dilimizi, ırkımızı, ailemizi veya başka herhangi bir talebimizi seçebilmeyi talep eden bir dilekçe sunarak gelmiyoruz. Benden tamamen bağımsız yetki ve etkimsiz geçmişimdeki bu yaşananlardan birilerini haksız veya haklı bulsam ne olacak, yaşadıklarımın yükümü hafifleyecek, hayır.
Zannederim soyadı kanunu ilk çıktığında nüfus müdürlüğüne giden büyük dedemiz, bu soyadını ya orada duymuş veya önerilmiş, ya da bir ön sıradakinden kopya çekerek, görevli memura benimki de ondan olsun demişti. Bizim yaklaşık kırk hanelik mahallemiz ise, rivayete göre bir sel sonucu Trabzon ile Rize arasında bir bölgeden gelerek, yaklaşık yüz elli yıl önce o bölgeye yerleşen tek bir ailenin devamıydı. Anlaştık dedim. Beni oturttukları baş köşede yasinleri okumaya başladım, tabi yine bir kaçını sesli okuyup sonra sessize alıp devam etme düşüncesindeydim. Benim görevim bu varillerden tütün dikenlerin ibriklerine daha büyük bir ibrikle su taşımaktı. İlk ne zaman kesilmişti benim saçım?
En dikkat çeken yazılarımız
Hayır. İncisözlükte roadrunners*kenjackal. Hadise manisa konseri görüntüleri frikik 3 temmuz youtubeДлительность 2 минуты 1 секунда amcık,hadise etek altı,hadise amcık gözüktü,hadisenin. Öncelikle sevgili misafir arkadaş neden böyle bir konuya ihtiyaç duydugumu açılayarak başlamak istiyorum. Suriyenin kendisine ve onun haklarına tecavüz etmek isteseydi, dünyanın bu • günkü vaziyetinde onu bu fikrinden menedecek hiç bir kuvvet yoktu. am +##ey +##dı +da +##iş +##aş +##it +##um +##ların +##den +##ım +##ız +##ya am +ekonomik +üniversit +giz +##eder +mağ +##.İnsanlar ağzına sağlık Allah razı olsun evladım diyerek üzerime yürüdükçe ben daha da korkuyordum. Tabi ben insanların her türlü kötü niyetlerini üzerimizde gerçekleştirmelerine, iyi niyetlerimizle katkıda bulunma aymazlığı içinde olduğumu bilmiyordum o zaman. O kadar şey söylemesine rağmen bunlar neydi hatırlamıyorum. Yine o çok istiyor diye eve siyah beyaz televizyon alınıp odasına konulmuştu ki, o tarihte köyde bir evde televizyon büyük olaydı. Fakat bu karlı sistemim de küçük bir ihmalim sebebiyle umulmadık bir anda çökecekti. Ancak babam tarafından sigara ödülü, hoca tarafından acımasızca dayak sistemi arası ters yönde iki öğretici itiş gücü, birazda kendi yeteneğim sayesinde bir yıl sonunda küçük bir hafız olup çıkıvermiştim. Zira Ölüm; çocuklar üzerinde üzüntü ve korkudan çok merak uyandıran bir olaydır. Aynı veya benzer yaramazlıklarda babamın ona gösterdiği toleransı o bana asla göstermezdi. TRT nin 1. Sınıfta sürekli hep aynı şeyi tembihleyerek; bakın çocuklar eğer camide kuran okuyan arkadaşınız bir yerde takılacak olursa ayeti bilen herhangi bir arkadaşınız cemaatin içinden de olsa onun takıldığı yerden devam etsin. Korkudan kalbim kuş kanadı gibi çırpınıp dursada, kimse benim bu halimin farkında değildi. Bir çocuğun başkalarının davranışlarını taklit ederek kendilik bilincine varması doğaldır, eğer başında sağlam iradeli bir olup doğruda ısrar ettirmiyorsa bu yönelimler daima yanlış kişilerde gördükleri yanlış şeylere olacaktır. Siyah ineğim Cömertte ahır kapısına işlenmiş olan doğum tarihine istinaden bir boğa burcu dişisi olarak, taze yeşil renkte mısır yaprakları başta olmak üzere, doğadaki diğer bütün canlı renklerin cazibesine dayanamaz, bulduğu ilk fırsatta onlara doğru yönelmeye bakardı. Sürekli başkalarıyla kıyaslanarak, yerli yersiz daimi tembellikle itham edilen aile bireylerimiz, kendilerinin her zaman başkalarından daha değersiz olduğu psikolojisinden sıyrılıp, hak ettiği özgüvene hiçbir zaman sahip olamamışlardır. Babam yine küfür azar ve dayak eşliğinde çoğunu tutturup dışarı attırdı bana, bulamadıklarım ise günlerce evde kaldılar. Aynı veya benzer yaramazlıklarda babamın ona gösterdiği toleransı o bana asla göstermezdi. Zaten beni denetleyebilecek tek kişi hocaydı onunla da küstük. Ama yinede içerdim. Yine de babam hocayı belki kendince uyardıysa da bana göre gereken tepkiyi vermedi, ne de olsa o bir din alimiydi. Bu sebepten ötürü duyduğum azar ve yediğim dayaklara şu aşamada hiç girmiyorum, fakat ne kadar şiddete maruz kalsamda en küçük düzeltme sağlayamayıp yine dağıtmadan yerleştirmeyi beceremediğimi söyleyebilirim. Toplamak için ne Molotof kokteyline ne de Lükse ihtiyaç vardı, kararımı vermiştim kurbağa işine girecektim. Okan ise getirdiği çantayı açmamış bir süre bizi seyretmişti, öğretmen ne zamanki hadi yemeye başlayabilirsiniz afiyet olsun çocuklar dedi, Okan hızla çantasını açıp içinden folyoya sarılmış kocaman bir bütün tavuk çıkarıp masasına koydu. Üst kata açık mavi boyalı ahşap bir merdivenle çıkılır, ikinci katı ayıran ara zemin tamamen ahşaptan olduğu için yattığım odadan televizyonun sesini rahatlıkla duyardım. Su tankerini tütün tarlasını çiğnememek için bayır yamacına çeker varilleri tarlanın ortasına yerleştirerek bunlara tankerden su verirdik. Dizme işinde de yine en pratik olan anamdı, herkes birer ip dizinceye kadar o üç ip dizerdi, çok hızlı çok hamarattı, ama babama göre o da hepimiz gibi tembel beceriksiz bir embesildi.